1948 yılında Birlaşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Türkiye’nin de imza attığı 'İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 71'inci yılında İnsan Hakları Derneği (İHD) Antalya Şubesi düzenlediği basın toplantısı ile hazırlanan raporu açıkladı. Raporda kadına yönelik şiddet ve mülteciler ön plana çıktı. Eğitim-Sen lokalinde düzenlenen basın toplantısında konuşan İHD Antalya Eş Başkanı Nazire Öztürk, 'Evrensel Bildirge'de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzenin kurulamadığını belirtti. Öztürk, "Birleşmiş Milletler örgütü de, varoluş gerekçesiyle çelişir biçimde, hak ihlallerinin başlıca sebebi olan savaşları ve iç savaşları önlemede ve sonlandırmada, mülteci krizlerine müdahalede, küresel çapta doğal ve kültürel mirasın korunmasında, yoksullukla ve adaletsizlikle mücadelede, başta kadınlara yönelik olmak üzere her türlü ayrımcılığı sonlandırmada yeterince etkin olamamaktadır" dedi.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET
Kadın hakları konusunda özellikle 2019 yılında kadınların yaşam hakları başta olmak üzere birçok hak ve özgürlüklerinin engellendiğini belirten Öztürk, "2019 yılının 11 ayında en az 305 kadın erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti. En az 46 kadın tecavüze, 204 kadın tacize, 556 kadın ise şiddete maruz kaldı. Resmi rakamlar ise şiddete uğrayan kadın sayısının 10 binlerle ifade edildiğini, şiddet sonucu hayatını kaybeden kadın sayısının ise daha yüksek olduğunu göstermektedir. İstanbul Sözleşmesi Türkiye tarafından 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanmış ve 14 Mart 2012 tarihinde onaylanmıştır. Ancak yaşananlar bu sözleşmenin maddelerinin uygulanmadığını ortaya koymaktadır" ifadelerini kullandı.
“SADECE 28 KİŞİ MÜLTECİ STATÜSÜNDE”
İHD tarafından hazırlanan raporda dikkat çeken bir diğer madde ise mülteciler, sığınmacılar ve göçmenler konusunda oldu. Türkiye'de Cenevre Sözleşmesi'nin koyduğu coğrafi sınırlama nedeniyle hukuki anlamda mülteci statüsü alabilmiş 28 kişinin bulunduğunu belirten Öztürk, "Ancak gerçek anlamıyla ele alındığında İçişleri Bakanlığı'nın son açıklamasına göre Türkiye'de toplam mülteci sayısı 4,9 milyondur. Bunun 3 milyon 634 bini geçici koruma kapsamında 337 bini ise uluslararası koruma kapsamında bulunmaktadır. Suriye'de devam eden savaş nedeniyle 2011 yılından bu yana Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan kişilerin sayısı 21 Kasım 2019 tarihi itibariyle 3 milyon 687 bin 244 kişidir. Kayıtlı olmayanlar da dahil edildiğinde tahminlere göre toplam sayı 4 milyonun üzerindedir" şeklinde konuştu.
“TRAJEDİYE ORTAK OLUYORLAR”
Suriye'den göç ederek Türkiye'ye gelen 4 milyondan fazla kişinin Türkiye'de sekizinci yıllarını tamamlamış olmalarına rağmen hukuken 'Geçici Koruma Statüsü'nde olduklarını ve iltica hakkına erişemediklerini vurgulayan Öztürk, "Diğer hak ve hizmetler büyük oranda Suriye'den gelenlere odaklanmakta, sayıları 500 bini bulan Afganistan, İran ve Afrika ülkelerinden gelen mülteciler göz ardı edilmektedir" dedi. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile 16 Aralık 2013 tarihinde imzalanan 'Geri Kabul Etme' anlaşması ile Türkiye üzerinden AB'ye düzensiz yollardan geçin yapanları geri kabul etmekle yükümlü olduğunu vurgulayan Öztürk, "AB ve dünyanın diğer ülkeleri mültecileri ülkelerine kabul etmeyerek bir insanlık trajedisine doğrudan ortak olmaktadırlar" ifadelerini kullandı.
Ramazan BOZCA
KADINA YÖNELİK ŞİDDET
Kadın hakları konusunda özellikle 2019 yılında kadınların yaşam hakları başta olmak üzere birçok hak ve özgürlüklerinin engellendiğini belirten Öztürk, "2019 yılının 11 ayında en az 305 kadın erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti. En az 46 kadın tecavüze, 204 kadın tacize, 556 kadın ise şiddete maruz kaldı. Resmi rakamlar ise şiddete uğrayan kadın sayısının 10 binlerle ifade edildiğini, şiddet sonucu hayatını kaybeden kadın sayısının ise daha yüksek olduğunu göstermektedir. İstanbul Sözleşmesi Türkiye tarafından 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanmış ve 14 Mart 2012 tarihinde onaylanmıştır. Ancak yaşananlar bu sözleşmenin maddelerinin uygulanmadığını ortaya koymaktadır" ifadelerini kullandı.
“SADECE 28 KİŞİ MÜLTECİ STATÜSÜNDE”
İHD tarafından hazırlanan raporda dikkat çeken bir diğer madde ise mülteciler, sığınmacılar ve göçmenler konusunda oldu. Türkiye'de Cenevre Sözleşmesi'nin koyduğu coğrafi sınırlama nedeniyle hukuki anlamda mülteci statüsü alabilmiş 28 kişinin bulunduğunu belirten Öztürk, "Ancak gerçek anlamıyla ele alındığında İçişleri Bakanlığı'nın son açıklamasına göre Türkiye'de toplam mülteci sayısı 4,9 milyondur. Bunun 3 milyon 634 bini geçici koruma kapsamında 337 bini ise uluslararası koruma kapsamında bulunmaktadır. Suriye'de devam eden savaş nedeniyle 2011 yılından bu yana Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan kişilerin sayısı 21 Kasım 2019 tarihi itibariyle 3 milyon 687 bin 244 kişidir. Kayıtlı olmayanlar da dahil edildiğinde tahminlere göre toplam sayı 4 milyonun üzerindedir" şeklinde konuştu.
“TRAJEDİYE ORTAK OLUYORLAR”
Suriye'den göç ederek Türkiye'ye gelen 4 milyondan fazla kişinin Türkiye'de sekizinci yıllarını tamamlamış olmalarına rağmen hukuken 'Geçici Koruma Statüsü'nde olduklarını ve iltica hakkına erişemediklerini vurgulayan Öztürk, "Diğer hak ve hizmetler büyük oranda Suriye'den gelenlere odaklanmakta, sayıları 500 bini bulan Afganistan, İran ve Afrika ülkelerinden gelen mülteciler göz ardı edilmektedir" dedi. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile 16 Aralık 2013 tarihinde imzalanan 'Geri Kabul Etme' anlaşması ile Türkiye üzerinden AB'ye düzensiz yollardan geçin yapanları geri kabul etmekle yükümlü olduğunu vurgulayan Öztürk, "AB ve dünyanın diğer ülkeleri mültecileri ülkelerine kabul etmeyerek bir insanlık trajedisine doğrudan ortak olmaktadırlar" ifadelerini kullandı.
Ramazan BOZCA