Elmalılı'nın orijinal ikinci meali, torunundaki arşivde bulundu

ARAŞTIRMACI Yazar Necmi Atik, Elmalılı Hamdi Yazır'a ait ve şu an torununda bulunan arşivde, Kuran-ı Kerim'in ikinci bir mealinin orijinalini bulduklarını, bu mealin daha anlaşılır dille...

Elmalılı'nın orijinal ikinci meali, torunundaki arşivde bulundu
19 Ocak 2021 - 11:52
ARAŞTIRMACI Yazar Necmi Atik, Elmalılı Hamdi Yazır'a ait ve şu an torununda bulunan arşivde, Kuran-ı Kerim'in ikinci bir mealinin orijinalini bulduklarını, bu mealin daha anlaşılır dille yazıldığını söyledi.

Antalya'da yaşayan ilahiyatçı araştırmacı yazar Necmi Atik, doktorasını Elmalılı Hamdi Yazır'ın eserleri üzerine yapmaya karar verince Yazır'ın yakın akrabalarına ulaştı. Elmalılı Hamdi Yazır'ın İstanbul'da yaşayan torunu Mehmet Hamdi Yazır ile görüşen ve dev kütüphanenin arşivine giren Atik, buradaki el yazması eski günlükler, hat çalışmaları, mektuplar, şiirleri tek tek tasnif etti. Bir taraftan da bu eserleri dijital ortama aktaran Atik, Türkçeye çevirdiği eserler arasında Elmalılı Hamdi Yazır'ın kaleme aldığı, Kuran-ı Kerim'in orijinal Türkçe mealinin ikincisine rastladı.

TEFSİR ELMALILI'YA, MEAL MEHMET AKİF'E VERİLİYOR

Şu an hemen herkesin evinde bir örneğinin olduğu Elmalılı Hamdi Yazır'ın Kuran-ı Kerim Türkçe mealinin yazım aşamalarının da arşiv evraklarından çıktığını anlatan Necmi Atik, 1924 yılında kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın başına Mehmet Rıfat Börekçi'nin getirilmesinin ardından tefsir ve meal çalışmalarının hız kazandığını söyledi. Tefsirin Yazır'a, mealin ise Mehmet Akif Ersoy'a görev olarak verilmesini de anlatan Necmi Atik, "1923 yılından sonra yeni bir devlet kuruldu ve bazı reformları vardı. Türkçe Kuran, İslami metinlerin Türkçe olması gibi. 1924 yılında farklı kişilerin Kuran-ı Kerim'den bazı çeviri eserleri vardı, ancak çok fazla yanlış ifadeler yer alıyordu. 1924 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı kurulup başkanlığına da Mehmet Rıfat Börekçi getiriliyor. Danışılan herkes Kuran-ı Kerim'in tefsiri için Elmalılı Hamdi Yazır'ı, Türkçe meali için de Mehmet Akif Ersoy'u öneriyor. İkisi de ilk başta bu işin ağır bir vebal olduğunu, yanlış götürmez bir iş olduğunu belirterek kabul etmek istemese de sonrasında kabul ediyorlar" dedi.

'DAHA ANLAŞILIR BİR DİL VAR'

1926 yılında Mısır'da olan Mehmet Akif Ersoy'un, meali yazmaktan 1931 yılında noter kanalıyla vazgeçtiğini bildirdiğini de ifade eden Necmi Atik, bu durumun noter belgeleri ve Mehmet Akif'in kendi hatıratlarında da belgeli olduğunu sözlerine ekledi. Akif'in meal yazmaktan vazgeçmesi üzerine tefsiri yazan Elmalılı'dan Türkçe meali de yazmasının istendiğine değinen Atik, "Elmalılı da tefsir ve mealin aynı anda basılması şartı ile bu görevi kabul ediyor. İkinci mealde, çok daha net, anlaşılır bir dil var. İkincisinde bazı şeyleri çevirmemiş. Allah'ın isimlerini çevirmemiş mesela. 'Allah görür ve duyar' yerine 'Allah aziz ve hakimdir' demiş. 29'uncu ve 30'uncu cüzü tamamen şiir vezninde yazılmış. Mükemmel tercüme etmiş" diye konuştu.

Elmalılı'nın, hem meal hem tefsir üzerine çalışırken bu süreçte Diyanet İşleri Başkanlığı ile son durumun ne olduğuna dair sürekli mektuplaşıldığını da kaydeden Necmi Atik, Yazır'ın yazıp üzerinden defalarca geçip, düzenleyerek son halini arşivinde sakladığı meali 8 yıllık çalışma ile ortaya çıkardığını, kısa süre sonra okurların dikkatine sunacağını sözlerine ekledi.


DHA

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum